Öyle büyük büyük cümleler kuracak değilim. Benim cümlelerin her zaman kısadır ve özdür. O kadar detaya girmeyi sevmem. Sıkılırım. Gerçi benim sıkılmadığım hiçbir şey yok. Aslında sıkılmanın iyi olduğu ve yeni şeyler üretmek için bulunmaz bir fırsat olduğunu söylüyorlar. Sanırım ben bu fırsatı bu zamana kadar değerlendiremedim. Fırsatları değerlendirme konusunda iyi miyim? Bugüne kadar önüme bir fırsat geldi mi ki, onu bile bilmiyorum.
İNTERNET
OLMASAYDI...
Aslında
çoğu şeyi bilmiyorum. Bilmemenin de mutluluğun bir yolu olduğu söylenir. Bu
mutlulukla ilgili de ne çok şeyler söylenir değil mi? Aslında internet olayı
çıkmasa kaç kişi mutlu olmayı kafaya takardı ki? Kafaya takmak. Evet, kafaya
taktığım birkaç şey vardır hayatımda. Ama bunların ne olduğunu sormayın lütfen
bana. Bazı şeylerin gizli kalması gerekir. Yahu ben bazı şeyleri kendimden
saklarken size nasıl söyleyebilirim. İnsan kendinden bir şeyler saklar mı?
Evet, saklar. Hem de nasıl.
YARIM
BIRAKMAK…
Elimdeki
çayı yarıda bıraktım. Bugün çok içtim ya. Artık gitmiyor bu bardak. Bu da böyle
kalsın, içilmemiş, yarım. Hayatta bazı şeyleri yarım bırakırız değil mi? Bazen
bizim tercihimizdir, bazense hayatın bize dayatması. Hayatın bize dayatması.
Acaba doğru bir ifade oldu mu diye düşünüyorum. Bakış açısına göre değişir.
YAPAMAMANIN
GETİRDİĞİ GÜZELLİKLER…
Ben
çok fazla sert bir açıdan bakmamak gerektiği düşüncesindeyim. Hayatın bize izin
vermediği şeyler sonradan bize güzellikler olarak dönüyor. Yani her şeyi yapma
şansımız yok. Ne kadar istesek de. O yüzden bir şey olmuyorsa olmuyordur.
Zorlamanın alemi yok. Zorladıysak ve olmadıysa, kafaya takmanın alemi yok.
0 Yorumlar